‘Gerçekten yaşıyor muyum?’: Antakya’da kız kardeşlerin enkazdan kurtarılışı

Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki zelzele 10 ilde yıkımlara niçin oldu. Yıkımların en oldukca olduğu Antakya’da kent beton yığınına döndü. Bölgeye oldukca sayıda arama kurtarma ekipleri sevk edilirken, gelen mucize kurtuluş haberleri her insana ümit oldu. Bu mucizelerden biri de İrem ve Merve adındaki iki kız kardeşin kurtulmasıydı. Antakya’da yıkılan bir binanın enkazında kalan kardeşler iki günün sonunda kurtarılırken, ekiplerin canla başla mücadelesini BBC’den Nefise Kohnavard, anbean aktardı:

Kurtarma görevlisi Mustafa Öztürk “Merve! İrem! Merve! İrem” diye bağırıyor.

Etrafımızdaki herkesten sessiz olmaları isteniyor. Kurtarma ekibi, sağ çıkan diğerlerinin yıkıntı altında hala hayatta olduklarını söylediği iki kız kardeşi arıyor.

Ellerindeki kırılgan cihazlarla gelebilecek herhangi bir yanıtı dinliyorlar. Hepimiz beklentiyle donmuş, bekliyor.

Ve sonrasında bir karşılık. Mustafa “İrem, canım, sana yakınım, beni duyuyorsun, değil mi?” diyor.

Biz izleyenler olarak duyamıyoruz fakat karşılık geldiği oldukca net. Kızların arkadaşlarının oluşturduğu ufak bir grup bizimle beraber sükunet içinde bekliyor.

“Harikasın! Şimdi sakin ol ve bana cevap ver. Tamam, bu Merve. Merve canım, yalnız sorularıma cevap ver” diyor Mustafa.

24 yaşındaki Merve ve 19 yaşındaki İrem, Antakya’da depremde yıkılan beş kattan oluşan bir apartmanın enkazı altında. İki gün geçmiş fakat onlar için haftalar geçmiş şeklinde.

“Bugün Çarşamba. Hayır! 14 gündür yıkıntı altında değilsiniz. Bizlere beş dakika verin, çıkacaksınız.”

Mustafa saatler alacağını biliyor fakat “Umutlarını kaybederlerse, sağ çıkamayabilirler” diyor.

Kurtarma görevlileri, Merve ve İrem’in şakalaşmaya ve gülmeye başladıklarını duyuyor. Mustafa’nın yüzünde büyük bir gülümseme görüyorum “Bölgeleri olsa muhtemelen oynayacaklar” diyor.

Görevliler, kız kardeşlere ulaşmak için 2 metre bulunduğunu hesaplıyor. Sadece kurtarma ekibinin lideri Hasan Binay, betonda bir tünel kazmanın oldukca kırılgan bir operasyon bulunduğunu söylüyor. Tek bir yanlış hamle, felakete yol açabilir.

Kazıya başladıklarında binanın çökmemesi için, kalınca betonu bir parça kaldırıp, tutacak bir buldozer çağırıyorlar.

Mustafa “Kızlar, azca sonrasında size battaniye vereceğiz” diyor.

“Yok, hayır, bizim için endişelenmeyin. Üşümüyoruz ve bitkin değiliz” diye yanıtlıyorlar.

Mustafa, Merve’nin kurtarma görevlilerinin durumunu dert ettiğini söylüyor. Saat akşam 8.30 ve oldukca soğuk. Bu bölge, insanların hafızalarındaki en soğuk kışlardan birini yaşıyor.

Kurtarma görevlileri, hırsla elleriyle enkazı kazmaya ve molozları atmaya başlıyorlar.

Fakat birkaç saat sonrasında, birden yer sallanmaya başlıyor. Kuvvetli bir artçı sarsıntı. Emekler durmalı ve yıkılmış binanın yanından uzaklaşıyoruz.

Hasan “Buradaki acı bir gerçek. Ekibimin güvenliği her şeyin önünde geliyor” diyor.

30 dakika sonrasında Mustafa ve öteki üç kurtarma görevlisi kazdıkları noktaya geri dönüyorlar.

2

Mustafa kızlara bağırıyor.

“Korkmayın. İnanın bana size burada bırakmayacağız. Sizi çıkartacağız ve siz de bizlere iyi bir yiyecek ısmarlayacaksınız”. Kızlar ölüme terk edildiklerini düşünmüşler.

Şimdi gece yarısı oldu ve kazı emek harcamaları başladı. Ekip, günlerdir neredeyse asla uyumamış. Binanın tarafındaki ufak ateşin çevresinde toplanıyoruz.

Sık sık “sessizlik” diye bağırılıyor. Işıklar kapatılıyor ve şimdi zifiri karanlık oldu. Kızların Mustafa’nın fenerin ışığını görüp göremediğini idrak etmek için betonda ufak bir delik açtılar.

“Merve! İrem! Işığı görüyor musunuz? Tamam! Mükemmel ! Şimdi aşağı ufak bir kamera gönderiyorum. Gördüğünüzde bana açıklayın ve ben de size ne yapacağınızı anlatacağım!

“Her insanın mutlu olduğu bir an. Hasan gece görüşlü kameralarına bağlı ufak ekranda kızları görebilmek için ekibine katılıyor. Hem Merve’yi hem de İrem’i görebiliyorlar.

“Oldukca güzelsiniz. Oldukca hareket etmeyin. İrem kamerayı çek de Merve’yi daha iyi görebileyim.”

Ekranda İrem’in gülümsediğini görüyoruz. Onları sıkıştıran beton bloklar içinde kafi boşluk var.

Her insanın yüzünde bir rahatlama oluyor. Kızlar iyi görünüyorlar ve deliği birazcık büyütürlerse, İrem’ın kendini dışarı çıkartacak kadar boşluğu var.

Sadece derhal peşinden, ekip kaygılı görünmeye başlıyor. Merve onlara üşümeye başladığını ve ayaklarının üstünde ağır bir şey bulunduğunu söylüyor.

Sıhhat görevlileri kaygılı. “Merve’nin ayaklarında kangren mi var, ya da bu hipoterminin ilk emareleri mi?”

Sabah 5’e geldi.

Tünel artık, ekibin en zayıf üyesinin girebileceği kadar genişledi. Görevli birkaç saniyeliğine uzanıp, İrem’in elini tutabildi.

3

İrem görevlilere “Annemizin cesedi kokmaya başladı ve muntazam nefes alamıyoruz” diyor. Kız kardeşler günlerce annelerinin cesedinin yanında yatıyordu.

Hasan, hala stresle, sükunet içinde bekleyen Merve’nin arkadaşlarından birinden, kızların fotoğraflarını göstermelerini istiyor. Deliği ne kadar genişletmeleri icap ettiğini tahmin etmeye çalışıyorlar. İki kardeş, bir düğündeki fotoğraflarında gülümsüyorlar.

“Mükemmel! Onları çıkartabiliriz.” Sıhhat ekibi termal battaniyeleri ve sedyeleri hazırlıyor. Hepimiz heyecanlı. Saat sabah altı buçuk ve ilk İrem çıkıyor. Aynı anda hem ağlayıp hem gülüyor.

“Tanrı sizden razı olsun. Şimdi Merve’yi çıkartın ne olur” diyor kurtarma görevlilerine.

Hasan “Merve de çıkacak, söz veriyorum” diye yanıtlıyor.

Sadece Merve’nin çıkması otuz dakika daha sürüyor. Herhangi bir zarar vermeden, ayaklarını üstündeki betondan kurtarmak zorundalar. Operasyon başarıya ulaşmış oluyor.

Merve çıktığında, hepimiz alkışlamaya, bağırmaya başlıyor. Merve’nin acıyla feryat attığını fakat sonrasında: “Hakikaten yaşıyor muyum?” diye sorduğunu duyuyorum.

4

Mustafa gülümseyerek “Yaşıyorsun canım” diyor.

Tüm gece orada bekleyen arkadaşları gözyaşlarıyla bağırıyorlar. “Merve! İrem! Buradayız. Korkmayın”

Kardeşler ambulanslarla bir sahra hastanesine götürülüyor.

Bu neşeli anları, kan donduran bir an izliyor. Kurtarma görevlileri tekrardan herkesten sessiz olmalarını istiyor.

Bu artık son davet.

“Sesimi duyan var ise yanıt versin. Yanıt veremiyorsanız yere vurmayı deneyin”

Hasan değişik açılardan yeniden yeniden deniyor. Ve sonrasında maalesef, kırmızı sprey boyayla enkazı işaretliyor. Başka ekiplerin arama yapmaması için ihtiyaç duyulan kodu yazıyor.

“Bir insanı kurtarmak, güzel bir duygu fakat keşke asla ölüm olmasaydı” diyor. Yüzündeki acıyı görebiliyorum.

“Merve ve İrem’le yiyecek yiyecek misiniz?” diye soruyorum. Gülümsüyor ve “İnşallah bigün yeriz. Fakat en mühim şey şu an hayatta ve iyi ellerde olmaları” diyor.

ANASAYFAYA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Camı bile kırılmadı ama yan yattı! Şoke eden bina neden yan yattı?Camı bile kırılmadı fakat yan yattı! Şoke eden bina niçin yan yattı?
133 saat sonra kurtarıldı! Bu sayede hayatta kaldı, enkazda kaldığı süre boyunca...133 saat sonrasında kurtarıldı! Bu sayede hayatta kaldı, enkazda kalmış olduğu süre süresince…
Son dakika: 'Cennetten bir kare' diye satmıştı... Rönesans Rezidans'ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun tutuklandıSon dakika: ‘Cennetten bir kare’ diye satmıştı… Rönesans Rezidans’ın müteahhidi Mehmet Yaşar Coşkun tutuklandı