Senenin son Ulusal Güvenlik Kurulu, bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında toplandı. Toplantı 2.5 saat sürdü.
Toplantı sonrası şu izahat yapılmış oldu;
-
PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ VE DEAŞ terör örgütleri başta olmak suretiyle millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt haricinde azim, kararlılık ve başarıyla icra edilen operasyonlar hakkında kurula data sunulmuştur.
-
Türkiye’ye yönelik tehditleri “kaynağında yok etme stratejisi” kapsamında, siviller ile dost ve bağlaşık unsurların emniyeti gözetilerek Suriye ve Irak’taki PKK/KCK-PYD/YPG hedeflerine düzenlenen harekâtlar neticesinde bölücü terör örgütünün geliştirmeye çalmış olduğu kabiliyetlerin ciddi şekilde tahrip edilmiş olduğu belirtilmiştir. Teröristleri müdafaaya yönelik ve müttefiklik hukukunu temellerinden sarsan eylemlerin dikkatle not edilmiş olduğu ve hiçbir gayretin ülkemizi hedef alan terör örgütlerinin akıbetini değiştiremeyeceği vurgulanmıştır.
-
İsrail’in Gazze’de işlediği ve tarihe kara bir kir olarak geçen insanlık dışı suçların neticeleri ile er ya da geç yüzleşmek zorunda kalacağı anlatılmış; masum sivilleri topyekûn yok etmeye yönelik saldırıların ve Gazze topraklarının işgalinin gecikmeksizin durdurulmasının, internasyonal toplumun ortaklaşa mesuliyeti bulunduğunun ve Türkiye’nin bu hususta her türlü girişimde bulunmaya devam edeceğinin altı çizilmiştir. İsrail yönetimi ile katliamı destekleyen aktörlere; bu menfur eylemlere bir an evvel son verilmemesi hâlinde tesirleri nesiller boyu sürecek ve bölge dışına sirayet edebilecek bir sertlik sarmalını tetikleyebilecekleri ve kalıcı barışın sadece 1967 sınırları temelinde, başkenti doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti’nin kurulması ile mümkün olabileceği hatırlatılmıştır.
-
Komşumuz Irak’la iş birliğimiz, başta güvenlik boyutu olmak suretiyle tüm veçheleriyle gözden geçirilmiş; Filistin meselesinden meydana gelen gelişmelerin Irak’ın ve bölgenin istikrarına olası tesirleri etraflıca değerlendirilmiştir. Kerkük’teki son gelişmeler ile Türkmen soydaşlarımızın durumu ele alınmış; ülkedeki tüm unsurların rahatlık içinde bir arada yaşamasına atfettiğimiz öneme, yaklaşan vilayet meclisi seçimleri öncesinde bir kez daha dikkat çekilmiştir.
-
Azerbaycan-Ermenistan müzakerelerinin kalıcı sulh anlaşmasıyla neticelenmesi ve bu çerçevede, Ermenistan ile ilişkilerimizin normalleştirilmesine ilişkin hususların yanı sıra bölge dışı aktörlerin meseleye müdahil olma gayretleri değerlendirilmiş; Ermenistan dâhil bölgedeki tüm ülkelerin rahatlık ve refahına katkı sağlayacak kalıcı barışın tesisine yönelik her türlü samimi gayreti destekleyeceğimiz kaydedilmiştir.
-
Rusya-Ukrayna savaşının bölgemize ve dünya siyasetine tesirleri ile maliyetleri artarken barışı tesis edecek adımların gecikmeksizin atılmasının önemi vurgulanmıştır.
- Internasyonal güvenlik ortamına menfi yönde etki eden gelişmelerin, Türkiye’nin Karadeniz’den Afrika’ya, Kafkasya’dan Balkanlar’a uzanan geniş bir coğrafyada sulh ve istikrar ikliminin egemen olmasına yönelik gayretlerinin haklılığını teyit ettiğine işaret edilmiş; gerginliklerin krize dönüşmesine mâni olmak ve çatışmaları yayılmadan durdurmak için ön alıcı bir anlayışla inisiyatif üstlenmeye devam edileceği belirtilmiştir.